top of page

Türk Hukuku’nda vasiyetnamenin, resmi şekilde veya miras bırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabileceği öngörülmüştür.

Noter, sulh hakimi ya da yetkili resmi memur önünde; iki tanığın katılmasıyla yapılan vasiyetnamelere, resmi vasiyetname denir.

Türk Medeni Kanunu madde 532 “Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir.” hükmüyle resmi vasiyetnamenin düzenlenme şeklini açıklamıştır. Ancak burada onama şeklinde değil, düzenleme şeklinde vasiyetname yapılması, aranan bir geçerlilik koşuludur. Buna göre resmi vasiyetname, resmi memur tarafından başından sonuna kadar re’sen düzenlenmesi gereken vasiyetnamedir.

Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılacak olan yetkili memur ve tanıklar kanun koyucu tarafından sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu; fiil ehliyeti bulunmayanların, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklıların, okuryazar olmayanların, miras bırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımlarının, kardeşlerin ve bu kişilerin eşlerinin, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamayacağını düzenlemiştir.

Ayrıca resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memur ve tanıklara, bunların üst soy ve alt soy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamayacağını düzenlemiş ve bu düzenlemeyle vasiyetnameyle kazandırmada bulunulan kişilerin Kanun’da sayılan yakınlarının da resmi vasiyetname düzenlenmesine resmi memur veya tanık olarak katılamayacağı belirtilmiştir.

Resmi vasiyetname; vasiyetçi tarafından okunarak ve imzalanarak düzenlenebileceği gibi vasiyetçi tarafından okunmadan ve imzalanmadan da düzenlenebilecektir.

Vasiyetçi tarafından okunarak ve imzalanarak düzenlenmesi halinde; vasiyetçi son arzularını resmi memura bildirmelidir. Bu bildirim yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilecektir. Resmi memur vasiyetçinin son arzularını yazılı metin haline getirmeli ve daha sonra bu metni vasiyetçiye okumalıdır. Vasiyetçi ise son aşamada okunan metni imzalamalıdır. Vasiyetçinin öngörülen eylemlerinden sonra resmi memur vasiyetnameyi imzalayacak ve daha sonra vasiyetname düzenlenme tarihini yazacaktır. Bu aşamadan sonra miras bırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini iki tanığa beyan etmeli ve tanıklar bu beyanın huzurlarında yapıldığını ve miras bırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak/yazdırarak imzalamalıdırlar. Tanıklara vasiyetname içeriğinin bildirilmesi zorunlu olmayıp miras bırakanın rızası ile vasiyetname içeriği tanıklara bildirilebilir.

 

Anonim şirketlerde oy hakkı; pay sahibinin anonim şirketin yönetimine katılmasına imkan veren ve kanunun pay sahibine tanıdığı hakları kullanmasına yarayan en temel haklardandır. Pay sahibi; Genel Kurul’da bu hakkını kullanabilecek ve görüşlerini ifade edebilecektir. Pay sahiplerinin oy hakkının kısıtlanması mümkün değildir. Fakat hemen burada belirtmeliyiz ki; esas sözleşmede öngörülmek şartı ile kimi paylara oy hakkında imtiyaz tanınabilecektir.

Türk Ticaret Kanunu madde 478/2 fıkra “İmtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır.” düzenlemesi ile oy hakkında imtiyaz tanınabileceğini düzenlemiştir. Kanun koyucu aynı maddenin ilk fıkrasında imtiyazın ilk esas sözleşme veya daha sonradan değiştirilen esas sözleşme ile tanınmasına olanak sağlamıştır.

TTK madde 479 oyda imtiyaz hakkının eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek ve bir paya en fazla on beş oy hakkı tanınabileceğini düzenlemiştir. Bu düzenleme emredici özelliktedir. Kanun koyucu maddenin devamında bu düzenlemenin istisnasını da hükme bağlamıştır. Kanun koyucu istisna olarak; kurumlaşmanın gerektirdiği veya haklı bir sebebin ispatlandığı hallerde hükmün uygulanmayacağını düzenlemiştir. Bu iki halin var olması neticesinde ilgili şirket; şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurarak sınırlamadan istisna edilmesini talep etmelidir.

Oyda imtiyaz; pay sahiplerinin Genel Kurul tarafından alınacak tüm kararlarda yararlanabileceği türden bir imtiyaz değildir. Pay sahipleri; Genel Kurul tarafından alınacak, esas sözleşme değişikliği ile ibra ve sorumluluk davası açılması kararlarında imtiyazlı oy haklarını kullanamayacaktır. TTK madde 479/3 “Oyda imtiyaz aşağıdaki kararlarda kullanılamaz: a) Esas sözleşme değişikliği. c) İbra ve sorumluluk davası açılması” düzenlemesi ile oyda imtiyazın kullanılamayacağı kararlar sayılmıştır.

 

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) 7. maddesinde kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hâle getirilmesini düzenlemektedir. İgili madde;“(1) Bu Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel veriler resen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hâle getirilir. (2) Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hâle getirilmesine ilişkin diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır. (3) Kişisel verilerin silinmesine, yok edilmesine veya anonim hâle getirilmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.” şeklindedir.

Kişisel Verilerin işlenmesini gerektiren sebepler ortadan kalktığında kişisel verinin kendiliğinden ya da ilgilinin talebi üzerine silinme, yok edilme veya anonim hale getirilme işlemleri yapılması gerekmektedir.

Veri güvenliği açısından son derece önem taşıyan bu yok etme, anonimleştirme ve silme konusu oldukça hassastır. KVKK 2. fıkrada diğer kanunlardaki özel düzenleme halleri saklı tutulmakla birlikte; anonim hale getirme, silme ve yok etme konusunun nasıl gerçekleştirileceği uygulama yönetmeliğiyle düzenleneceğine ilişkin hüküm konulmuştur.

Kamuoyuna; Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi Hakkında Yönetmelik kişisel verilerin işlenme şartlarını ortadan kaldıran 9 hal sayılmıştır. Özetle:

1.) Kişisel verileri işlemeye dayanak olan mevzuatın değiştirilmesi veya ilgası,

2.) Taraflar arasındaki sözleşmenin hiç kurulmamış olması, geçerli olmaması, kendiliğinden sona ermesi, feshi veya sözleşmeden dönülmesi,

3.) İşlenmeyi gerektiren amacın ortadan kalkması,

4.) İşlemenin hukuka veya dürüstlük kuralına aykırı olması,

5.) Açık rıza şartına istinaden işleme yapılabilen hallerde, ilgilinin rızasını geri alması,

6.) İlgili kişinin, KVKK m.11 (e) ve (f) bentleri çerçevesinde başvurusunun kabulü,

7.) Kurul’a şikayette bulunulması ve bu talebin Kurul tarafından uygun bulunması,

8.) Saklamayı gerektiren azami sürenin geçmesine rağmen, daha uzun süre saklamayı haklı kılan bir şartın yokluğu,

9.) KVKK’nun 5 ve 6. maddelerindeki şartların ortadan kalkması.

Kişisel verilerin saklanması ve imhasına dair ilke ve politikalar da düzenlenmiştir. Silme işleminden söz konusu kişisel verilerin ilgili kullanıcılar tarafından hiçbir şekilde erişilemez ve tekrar kullanılamaz hale getirilmesidir. Yok etmek ise bilgilerin saklandığı veri saklamaya elverişli tüm fiziksel kayıt ortamlarının tekrar geri getirilemeyecek ve kullanılamayacak hale getirilerek hiç kimsenin erişememesidir. Anonim hale getirilmesi ise; kişisel verilerin başka verilerle eşleştirilse dahi hiçbir surette kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilişkilendirilemeyecek hale getirilmesidir.


 

Soru, Görüş ve Önerileriniz için;

05465714049 - 05397842328

bottom of page